29 Kasım 2023

23 Kasım 2023

çok sevdim

gerçekten. ayıkken de sarhoşken de. çok sevdim. hiçbir kadına böylesine tahammülkâr olmadım. bir sana nezaket,  bir sana zarafet. diğerleri çerezdi, hezimet.

26 Ekim 2023

saat kursak

yerime geçtiler

karşındaki sandalye

bir barda

yanındaki koltuk

bir sinema salonunda

yastığının sol boşluğu

kasıklarının soğuğu

sesinin boğuğu

çekim alanında değilim

ben bir karadeliğim

her şeyi yutabildim

boğazımdan bir sen geçmedin

afrika dahli

savrulacağın serengetiler var ruhumda

senin kıvrımlarından güzel olmasınlar

döneceğin yere doğru seni avuturlar

bilmezsin her yolculuğun sonu avcumda

büyük konuşmuyorum kibrime kin duyma

ben bana öğretilenlerin müteredditiyim

temkinimi kinime muzaffer kıldıramadım

dedim bundan böyle kendimin kibritiyim


11.06.2022, 06:20, ankara

gökyüzü suyu hürmetine

güneşi tıraş ediyorum evinin terasında

kasıklarından

gün ışığı çıkıyor kazıdıkça aydınlığı

bu tenin kokusunu açık havada bile alabilmek

nefesimin her zerresini şükürle karşılatıyor bana kapılarda

kamer zaten yüzünde dolunay

parlıyor esefle gülüşün

tüm korkularımı yıkanıyorum

arılar alçak uçuş yaptıkça üzerimizde

kitap cesetleri yastık olacak birazdan başımıza

yanındayken betonda uzanmak bile güzel


sol yanına döndüğünde ilk gözümün iliştiği bel gamzelerin

bu yalıma düştüğümde ilk sözümün işittiği:

"içime geldin."

seninim

mavi ojelerini bekleyen dudaklarımı, çatlaklarından çıkan seslerden tanıyan adımların var. uzanırlar el öptürmek gibisinden bir edayla, havada da marizine kayılmış ruhum. nezaketle askıntı olmama çeyrek kalmadan takılırlar peşime, yüzümden anlarlar. her bir parmağın toplamda on yudum. uyanmadan ölelim diye saatimi bir asır sonrasına kurdum.

onbu

sen güneş varken sokak lambalarını seçtin

ısınmak için, aydınlanmak için

en nihayetinde rüzgâr ekip fırtına biçtin

ne ısındı için, ne karanlığı geçtin

ben ıslatırdım ekmekleri sen yiyebil diye

sen kendini kuru ekmeğe muhtaç ettin

incinen

benim birden çok mezarım var

içine gömülü olduğum insanlar

taşlarında adım yazmaz

ama hepsi beni dün gibi hatırlar


yerin altı ya da insanın kalbi

ikisi de aynı bokun laciverdi

derinlerde kayalıklara denk gelmek

ikisi için de mümkün bir şeydi

toprak değil de yüzümü

pişmanlıkları örter.

siyah hol

galaksisi olmayan

aylak bir gezegenim ben

boşluğuna geldiğim evren

konuşur bana nerede çevren

ses ulaşmaz, yıldızlarla yazar cümleleri

yıldızım yok cevap veremem


kabul görülmek değildir derdim

dolanırım siyahtır rengim

boşluğuna geldiğim uzay da gizler

görünmek içindir aslında cengim


döner dolaşırım

bir söner bir ışırım

görünmek içindir aslında cengim

bundandır zarf atışım


biraz ötemde kara delikler

içinde davetsiz misafirler

iştirakimi bekliyorlarsa

hiç ama hiç heveslenmesinler

görünmek içindir aslında cengim

olay ufkumu izlesinler

halının altında

çok güzelsin

bana onu unutturdun

içindeyken aklımın ucundan bile geçmedi ilk kez

hazzımı yerle bir etmedi yokluğu

13 Ekim 2023

sen kokan çöplük

burayı bir sen biliyorsun benden başka. kendi kendime konuşmaktan hiç utanmadığım, sana durup ince şeyleri anlatmaya çalıştığım bir yer burası. biliyorsun burayı, ama gelmiyorsun ki. gönderilmemiş mektuplar gibi duruyorlar burada cümlelerim. gönderdiğin mektupların, kendi yaptığım bir kutunun içinde hâlâ durdukları gibi. 

hiçbir şey bilmiyorsun; ne kadar canımın yandığını da, seni ne kadar özlediğimi de, yanımda uyurken kaydettiğim ve sana da dinlettiğim nefes sesinin kaydını aklıma düştüğünde radyo gibi dinleyip ağladığımı da. ama o kadar güçlüymüşüm ki. sevginin beni saçmalattığı ve sana korku verdiğim her eylemimden pişmanım. pişmanlığımın evrenin genişleyişini kıskandıracak denli büyümesi 2 yıldır sürüyor. ama harbi çok ağladım be, gerçekten. çok üzüldüm. inanmıştım çünkü, çok inanmıştım.

neyse, yine senin içine zerre dokunmayacak bir mektubun daha sonuna geldim. bana ben salya sümük ağlarken tedavi ol diye bağırdığında dinledim seni. dayanamıyordum çünkü. üç farklı psikiyatriste gittim ve üçü de anlaşmış gibi şey dedi bana, canımı daha çok yakmak isterlermiş gibi: "barış sen hasta değilsin ki, âşıksın. unutmak zorundasın." derin bir nefes alıp şimdi seni rüyamda görmemek için bilinçaltıma yalvaracağım. çünkü rüyalarımda bile af diliyorum hep senden, senin bana acımasızca sırt dönüşünü es geçip. keşke sen de benim kadar mahcup olabilseydin yaptıkların için. ben o kadar utanıyorum ki sana kinlendikçe söylediklerimden, yaptıklarımdan. keşke sen de mahcup hissedebilseydin seni deli gibi severken ona verdiğin her sözü kanun olarak gören ve bu yüzden seni taparcasına ciddiye almış, saygı duymuş, inanmış bir adamı çok üzdüğün için. ve yine sonuna geldiğimi iddia ettiğim ve asla nokta koyamadığım bir mektup. aynı, sabaha karşı sana özene bezene delirircesine bir heyecanla mektup yazdığım kâğıdın zarfa girmesi için hiç acele etmediğim gibi. o kadar çok şey hak ettiğini düşünüyordum ki, hiçbir cümle eksik kalmasın isterken durup ince şeyleri de anlamanı beklemeye meyyaldim. meftun ve bilmukabele hâlâ yan yana bende. ve artık şapkamı önüme koyup yine derin düşüncelere dalmak zamanı. sevmek zamanı ise, hiç bitmez. seni resmettiğim hâlinden sevişim gibi. neyse, bir ara temize de çekerim bunu. şimdilik bitti, iş var.


mayıs 2023, istanbul

21 Eylül 2023

Kabullendim

hiç sevmemiş. herkese dağıtabilmek için hazır tuttuğu mavi boncuklardan birini ödünç vermiş bana.

06 Mayıs 2023

son

sana hakkım asla helal değil, asla. bana acı acı hatıran lazım bundan sonra. bunu bil, artık tek cümle kurmayacağım başka. son. desem de son olmayacak, ölene dek.

23 Nisan 2023

yangın sayılır

hayatımda ilk kez bir kadını resmettim

burnun, ne kadar güçtü onun üstesinden gelmek

elim ancak o kadar taklit edebilmişti

öpmeyi daha iyi becerebiliyordum onu, nefesini içime çekerken

ve bir kadına ilk kez mektuplar yazdım

onlarca kâğıt müsvedde

asılları senin onlara ayırttığın kutuda dururdu

birikiyorlardı bir gün harcanacaklarından habersiz

kim bilir hangi cehennemdeler şimdi

bilmemkaçıncı derece yanıkla

fotoğrafım hâlâ o sandığın üstünde

rüyalarımın oynadığı alicengizlerde.


7 haziran 2021, 03:08, istanbul

teselsual - 1

mektubumu aldığında gözünden yaşlar dökülecek kadar hisli, birlikte huzurevi ve çocuk yuvası ziyareti yapmayı teklif ettiğimde gözleri parlayarak hiç düşünmeden kabul edecek kadar merhametli, çizdikleriyle benim için dünyanın en yetenekli ressamı olacak kadar önemsediğim; koynumda huzurla uyuyakalacak, sabah erkenden uyanıp kahvaltımız için muhteşem ekmekler yapacak, hayatımda aldığım en güzel doğum günü hediyesi olan elleriyle yaptığı pastayı beni evinde gülücükleriyle karşılayarak verecek denli beni benimsemiş o kadına ne oldu? 


31 nisan 2021, 04:04, ankara

To the woman who never deserved my loyalty

I am ready to accept all your apologies. You too accept all my apologies. No one can explain the moment we returned to each other in that seat. Remember this.

Just think of our good times. We can be "us" again. remember our correspondence, my dedication to you, the smile in our eyes as we looked at each other. Come to me and let us pour out our regrets. I did my part, I criticized myself. I killed myself, I was reborn for you from another wife. I can't touch anyone but you. Even if you're a grumpy damn woman, which you are, I just love it. 

Put aside your anger towards me and hug me now. I missed even your smell of sweat, even the emptiness left by your head on the pillow. I am ready to do anything for you. Our kissing is not like other people's, nor is our making love.

15 Mayıs 2021, Ankara

22 Nisan 2023

alternatifler

kocaman memeleri vardı bir gün 

koynumdaki bir kadının

ama aklı çok küçüktü

sevişirken çirkinleşiyordu ama müsaademle

icazetsiz aşırılıklara karşıydım 


bir sözleşme vardı önümde 


sırtı pürüzsüz bir kâğıttan


ıslak imzalar atmamı isteyen bir ruh


yalvarır gibi gözlerimin içine bakarak arkasını dönüp bana aitliğini ilan ediyordu komşulara sesiyle


bense acımanın aşağılık bir his olduğuna hep inanırken,


merhametsizliğimi en çok böyle anlarda seviyordum yine.



22 temmuz 2022, 18:30, ankara

pitarmus

can alıcı dokuları var bazı kumaşların 
ama ben sadece senin tenine dokunuyorlarsa ölüyorum 
o birliktelik parmak uçlarımı bir sürüngenmiş gibi davrandırıyor 
her noktana uğrayak virgüller koyduruyor tekrar dönmek üzere 
tadına doymamın imkânı yok 
açgözlülüğümü de bağışlamayabilirsin 
fakat hâlâ istediğini biliyorum beni 
her zerrenle bana kıvrılışından anlayabilirsin 
gece yarım 
benim kararım 
güneş doğana kadar 
eksiğini tamamlarım.


31 ağustos 2022, 23:26, ankara

omesu

birkaç zaman önce can ciğer

uzanamayınca mundar der

bu riyakârlığa yorgun olanları

yokuşa da sürmek isterler

fakat yok öyle yağma

sizin fare yakaladığınız kadar

bizim kedi çiftliğimiz var

açık eden kendini

yedi kat dibe sokar.


7 eylül 2022, 00:51, istanbul

17 Nisan 2023

cezaimüeyyide

hesabını yine kendi vereceği suçları işlerken insanoğlu, 

ne kadar da bonkördür, 

ceplerini kendi soyar, 

meteliksiz kalır hata yapma hakkına

sıfırı da tüketti mi gün gelir çatar kaşlarını

geç bakalım der, şöyle darağacına

iki lafın beli mi, boynun mu

önce hangisi kırılsın?


21 ocak 23, 05:30, ankara