10 Nisan 2022

hiçbir şey

ben hiçbir şeyi atamadım; ne hastane kartını, ne eskiye özleminin büyüdüğünü söylediğin anlarla bağdaştırdığın fotoğrafını, ne balkondan çekilmiş arkadan göründüğümüz fotoğrafı çizdiğin resmi, ne mektupları, ne romantika'yı, ne bilmukabele defterini, ne diğer defteri, ne hiçbir şeyi. hiçbirine de ne dokunabiliyorum ne de ortaya çıkarabiliyorum. ben böyle biriyim işte. bu ne biliyor musun? sen bana kendini sevdirmemişsin, ben sevmişim seni. bunları hak etmediğini biliyorum. sen bizi mahvettin.

ne söylediysem, ne yazdıysam hepsi sinirle çıktı benim ağzımdan. öfkem, onca yaşanmışlığa rağmen senin daha ayrılığımızın ilk haftasında bile sanki hayatına hiç girmemişim gibi bana yabancılaşmanaydı. sanki hiç sevişmemişiz, hiç aynı sofraya oturmamışız, seninle birlikte hiç çile çekmemişiz, ağlamamışız gibi yabancılaşmanaydı. bir çırpıda. olacak şey değil. hiç yakıştıramıyordum tanıdığım kadına. öfkeli sözlerim, arayışlarım hep bundandı. sana senden bağımsız bir öfkeyle yaklaştığımı düşündün sen ama. benimki, kırgınlığın öfkesiydi. kırılmış, çok kırılmış birinin öfkesi. senden bağımsız olarak kin duysaydım sana, sadece ayrıldığımız için kin duysaydım korkunu o zaman sağlam bir zemine oturtabilirdim. ben sana zarar verebilecek bir kinle dolmadım hiç, hiçbir zaman. yanı başımda otururken bile öyle bir öfkeyle hamle yapmadım sana, elimde olmadan susabildim sadece. yanındayken gözlerimin içine baka baka neler söyledin, nasıl aşağılıkça cümleler kurdun hatırlasana. ben sana ne yapabilirdim ki? öfkemi oturup anlamaya çalışmadın hiç. sadece sana zarar verebileceğimi düşünmek gibi bir gaflete düştün. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumum var