kollarında değindim
kendime de sana da
tüm çirkinliğim ve ben
sırtımda izmaritler
bıraktıkları lekeler
harita gibi bir ten.
sendeyse cennetten vazgeçiren
o zarif kıvrımlar
unutturan kaç kez seviştiğimizi
başı döndüren
başa döndüren
sayarken
bir sürü ben.
ensemi avucunla sundun sarılırken
dudaklarına,
terli omuzların ve kasıklarını da
benim hâkimiyetime bıraktın,
hem teslimdik
hem kaçkın
birbirimize.
kafayı yemiş olmalıyım
ben böyle güzelsem,
inandım buna
derimin altına işledin
karıştın kanıma
damarlarımda bir sızıntı
her bir yanıma
ulaşsın diye nüfuzun,
sen, tatlı bir iç kanama.
yüz altmış altıncı gün, sabah yediyi otuz yedi geçe, mediha eldem sokağı